birinin (bir yere) girmesine izin vermek - Turc Anglais Dictionnaire

birinin (bir yere) girmesine izin vermek

Sens de "birinin (bir yere) girmesine izin vermek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
Phrasals
birinin (bir yere) girmesine izin vermek admit someone into (some place) v.
birinin (bir yere) girmesine izin vermek admit someone to (some place) v.
birinin (bir yere) girmesine izin vermek admit someone into (some place) v.
birinin (bir yere) girmesine izin vermek admit someone to (some place) v.

Sens de "birinin (bir yere) girmesine izin vermek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 12 résultat(s)

Turc Anglais
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek allow (someone or something) in (something or some place) v.
Dogs aren't allowed in my apartment building.
Apartmanıma köpeklerin girmesine izin verilmiyor.

More Sentences
(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek allow (someone or something) into (something or some place) v.
Tom put a Band-Aid over his small tattoo of a spider so he would be allowed into a Japanese hot spring.
Tom, küçük örümcek dövmesinin üzerine bir yara bandı yapıştırmıştı, böylece bir Japon kaplıcasına girmesine izin verilecekti.

More Sentences
(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek allow (someone or something) in (something or some place) v.
Dogs aren't allowed in my apartment building.
Apartmanıma köpeklerin girmesine izin verilmiyor.

More Sentences
(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek allow (someone or something) into (something or some place) v.
Tom put a Band-Aid over his small tattoo of a spider so he would be allowed into a Japanese hot spring.
Tom, küçük örümcek dövmesinin üzerine bir yara bandı yapıştırmıştı, böylece bir Japon kaplıcasına girmesine izin verilecekti.

More Sentences
(birinin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek permit (one) in (something or some place) v.
We do not know this with any certainty because no organisations or media are permitted in the area.
Bunu kesin olarak bilmiyoruz çünkü bölgeye hiçbir kuruluşun ya da medyanın girmesine izin verilmiyor.

More Sentences
(birinin bir yere) girmesine izin vermek admit someone (in)to (some place) v.
birinin/bir şeyin bir yere girmesine izin vermek allow someone or something into a place v.
birinin/bir şeyin bir yere girmesine izin vermek and allow someone or something in v.
birinin/bir şeyin bir yere girmesine izin vermek allow someone or something into a place v.
birinin/bir şeyin bir yere girmesine izin vermek and allow someone or something in v.
(birinin/bir şeyin bir şeye/bir yere) girmesine izin vermek let (someone or something) into (something or some place) v.
(birinin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek permit (one) into (something or some place) v.